Ana içeriğe atla

Tuğçe Tahancı - Türkiye'de Tarımın Sorunları


                                                        Türkiye'de Tarımın Sorunları


Tarımda yaşanan sorunlar nelerdir? İthal edilen tohumlar ne kadar sağlıklı?

Günümüzde ekonomiyi ve ülkelerin kendi içyapılarının getirdiği ekonomik modelleri iyi analiz etmek gerekir. Bu konuda tabii öncelik ülkemizdir. Ekonomiyi ve Türkiye’nin iç dinamiklerini başarıyla analiz edebilmek esas hedefimiz olmalıdır. Günümüzdeki ülkelerin milli ekonomik planlarını incelediğimizde önceliğin tarım olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Türk tarımını ve üretimini takip eden, bu faaliyetlerden etkilenen bir genç olarak, ülkemizin üretim faaliyetlerinde büyük bir yer sahibi olan tarım faaliyetlerini ele alalım.
Öncelikle şunu söyleyeyim; Fındık, çay, vişne, kayısı ve incir üretiminde ülke olarak dünya birincisiyiz. Buradaki esas nokta, katma değerli markaya dönüştürüp ülkenin ekonomisine olumlu olarak etki bırakmak gerekir. Fakat bu noktadan önce Türkiye’deki tarımda 5 temel soruna bakmak lazımdır.

Türkiye'de Tarımın 5 Temel Sorunu

1) Maliyet Arttırıcı Unsurların Olumsuz Etkisi
Tarımsal üretimde kullanılan ilaç, mazot, gübre, elektrik gibi mali unsurların dünya genelindeki fiyatları üzerinde seyretmesi, üreticinin zarar etmesine sebebiyet vermektedir. Böylece piyasada yapılan manipülasyonlar tarım sektörüne zarar vermektedir.
Peki maliyet artırıcı unsurların olumsuz etkisi nasıl indirgenebilir?
-Tarımsal üretim için kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi kaldırılmalı.
-Tarımsal üretimde yenilenebilir enerji kullanımı teşvik edilmeli ve tarımsal kuruluşların da teşvik vermeye daha verimli katılması sağlanmalı.

2) Çiftçilere Verilen Eğitimin Yetersiz Oluşu
Bu konu ile ilgili gözlem yaptığımızda çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersiz olduğunu görüyoruz. Teknoloji cağında yaşıyoruz. Günümüzde büyük atılımlar yapılıyor. Yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama stratejileri konusunda üreticiler geri planda kalıyor. Bu bakımdan üretici bilinçlendirilmeli, genç nüfus tarıma özendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
Özel sektör kuruluşları, üniversiteler, yayın kuruluşları ile yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenmesi, arazide uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmesi, bu sorunun üstesinden gelir. Tarım danışmanlığı, tarım ekonomisine hibe ve teşvik verilmesi de bir diğer çözümlerdendir.


 3) Tarım Arazilerinin Parçalı ve Dağınık Yapısı

Tarım arazilerinin parçalı ve dağınık yapısı üretim maliyetlerinin artmasına ve tarımda modern yöntemlerin kullanılamamasına yol açar. Çiftçi de bu sebepten kazanç sağlayamamaktadır. Bu sorunun çözümü arazi toplulaştırmaktan geçer. Kırsal kesimlerde köy projeleri uygulanması da bu soruna çözüm oluşturur. Şimdi en önemli sorunlardan bir tanesine geldik

4) Tarımsal Üretimde Verim ve Kalitenin Düşük Olması

Bu sorunun kökenine önce zirai açıdan bakalım:
Toprak ve iklim şartlarına uygun tür ve çeşit seçiminde gerekli tedbirlerin uygulanmaması nedeniyle verim ve kalitenin düştüğünü görüyoruz. Bazı sanayi kuruluşları arıtma tesisi kullanmayınca çevreye olan zararlı etkisi artmaktadır. Üretilen ürünün kalitesi düşmektedir.
Artan nüfus ve beslenme zorunluluğu dikkate alınarak yeni tarımsal üretim teknolojileri geliştirilmelidir. Tarımsal Ar-Ge çalışmaları için açılan destek programları daha nitelikli hale getirilmeli ve bu projelere daha sağlıklı destek sağlanmalıdır.

5) Sulanabilen Arazi Miktarının Azlığı ve Mevcut Su Kaynaklarının Etkin Kullanılamaması
Sulanabilen arazi miktarının azlığı nedeniyle ülkemiz, özellikle yağlı tohumlu bitkilerde ithalata mahkum kalmaktadır. Suyun etkin kullanılmamasından dolayı hem gereksiz su sarfiyatı olmakta hem de üretim arttırılamamaktadır. Son temel sorunumuzda ise çözüm; sulanabilen arazi miktarının arttırılmasından ve damlama sulama sistemi olmak üzere yeni sistemler üzerinde çalışmaktan geçmektedir.

Küresel Sistemlerin Maruz Bıraktığı Tohumlar Ne Derece Sağlıklıdır?
Ülkemiz ne yazık ki tohum ithal ediyor. Çünkü elimizde atalık tohum çok az ve bu tohumlar da piyasada çok nadir bulunuyor. (Atalık tohum geleneksel tohumlardır.)
Çeşitli küresel sebeplerle de olan tohum alımımızın perde arkasında bu tohumların aslında birer biyolojik silah olduğunu görmekteyiz. Bu tohumlar genetik kodu bozulmuş ve kanserojen tohumlardır. Ve bu tohumları veren küresel pazarlama şirketleri verdikleri tohumun yanında ilaç, gübre gibi zirai destek de sağlıyor. Yani anlayacağınız hem zehir satıyor hem de zehrin ilacını.
Peki bu yöntem bize nerden tanıdık geliyor?
Gelin, Türkiye’nin geçmişine ufak bir yolculuğa çıkalım. Büyüklerimiz Marshall Planını çok iyi bilirler. Ama bizden sonraki kuşaklara bunu anlatmakta fayda var. Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1948-1951 yılları arasında ABD kaynaklı 16 ülkeye yapılan ekonomik kalkınma paketidir. Bu yardımdan o zaman Türkiye de aldı. Bu yardımlarda mısır, süt tozu, un gibi gıdasal yardımlar da var. Bu yardımlar uygulanırken süt tozu okullarda sıcak suyla karıştırılıp içirildikten sonra Anadolu’da ilk çocuk felci vakaları görülmeye başlandı.

Bunun üzerine ABD’den çocuk felci aşısı almaya başladık. Yani hem zehri aldık, hem de zehrin ilacını. Dönelim günümüze. Hem zehir olan bu tohumların hem de bu zehrin panzehrini alıyoruz. Bunun pazarlamasını ülkemize yapan küresel sistem ve küresel şirketlerin gösterdiği faaliyetlerin tam olarak adı nedir? Gıda Emperyalizmi! İşte gıda emperyalizmi budur. Emperyalizmin bir kolu olan bu faaliyet, bir tarımsal felakettir. Bir ülkeyi beslenme gibi temel bir ihtiyaç üzerinden doğrudan hastalığa ve sağlık sorunlarına maruz bırakmak büyük bir ayıptır. Bu tehlikeye dikkat çekmek tüm Türk gençliğinin temel görevleri arasındadır.

“Milli Ekonominin Temeli Tarımdır”
Cumhuriyetimizin kurucusu ve Milli Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözünü gelecek nesil ve gelecek neslin genç dinamik ziraat mühendisleri kendilerine rehber edinmek zorundadır. Bugün ülkemiz, dünyanın en iyi 10 ekonomisi içine girmek için büyük bir şansa sahiptir. Bu şans, yaşadığımız coğrafi konum ve coğrafi konumun getirdiği jeopolitik konumun doğal bir sonucudur. Dünyanın en iyi 10 ekonomisine girme hedefini milli ekonominin temeli tarım olduğunu idrak eden Türk Gençliği ve onun ziraat mühendisleri başaracaktır. Bunun için çözüm kaynağı ve sorumluluk tarımsal üretim ve tarımsal üretimle beraber katma değerli milli sermaye yaratmaktır.

Tuğçe Tahancı
Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi 1.Sınıf

Kaynakça:
https://www.tarimdanhaber.com/m/tarim/turkiye-tariminin-5-temel-sorunu-h3644.html
http://rekoltedunyasi.com/genel/cem-seymen-tarim-politikalarindan-sorumlu-olmali/
T.C Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Yayınları “Teknik Tarım” kitabı
T.C Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Yayınları “Bitki Sağlığı El Kitabı “
https://www.youtube.com/playlist?list=PLAbfIsE_fjFOf9OS2cOTg-orVdtu_8-5_

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihin Gemisi: İzmir Spor Klüpleri Tarihi Sayı:8

                                  TARİHİN GEMİSİ: İZMİR SPOR KLÜPLERİ TARİHİ İzmir, güzelliklerin ve ilklerin şehri. Belki güzelliğinden dolayı ilkleri yaratan belki de ilkleri yarattığı için güzel olan şehir. Anadolu’nun batı dünyası ile ilk buluştuğu, Sanayi Devrimi’nin Osmanlı İmparatorluğu’na ilk geçiş yaptığı bu coğrafyayı başka bir çağa sokan şehir. Parşömenin bulunduğu, filozofların harman olduğu yer. Tabi bunların yanında Türkiye’de sporun doğduğu ve yayıldığı diyar. Tarihin gemisi sayfamızın bu sayısında Türkiye’de sporun birçok alanında ilkleri çıkartan İzmir’in spor tarihine değineceğiz. İzmir’in İlk Sporcuları Ege Denizinin kıyısında bir liman ve körfez kenti olması dolayısıyla Avrupa ile çok yakın temasta olan ve dolayısıyla özellikle Rumların ve Yahudilerin yoğun olarak yerleştiği bir yerdir İzmir. Özellikle 19. yüzyılda Anadolulu yerel İzmir halkı köylerde tarlalarını sür...

Samet Kunt - ABD VE ABD Belgelerinde Türk Ordusu

                          ABD VE ABD BELGELERİNDE TÜRK ORDUSU        ABD’nin TSK’ya karşı takındığı düşmanca tavır yeni değil. Bu düşmanlığın köklerinde Türk Milleti’ne ve Türkiye’nin milli devletine karşı duyulan hınç yatmaktadır. Kitapta başından sonuna kadar bu düşmanlığı ve TSK’nın direncini belgeleriyle göreceksiniz. SAHTE DOST, GERÇEK DÜŞMAN ABD        Kitap 5 bölümden oluşuyor. İlk bölüm giriş mahiyetinde Türkiye-ABD ilişkisi için genel bir çerçeve sunuluyor. Holding medyası, haçlı irtica, mafya, liberaller ve PKK’dan oluşan Amerikancı cephenin TSK karşıtlığı ortaya konuyor. 12 Eylül ve Eşref Bitlis’in şehit edildiği dönem ise 2. Bölümde yer alıyor. Bu süreçte TSK’da Amerikancı bir havanın kuvvetli estiğini ancak tam olarak duruma hakim olamadıklarını görüyoruz. Hatta 1994’ten sonra TSK’nın, ABD’ye karşı başlattığı mücadelenin temelleri bu dönemde atılıyor. Necdet Ü...

Özcan Bal - Uygarlık Devlet İle Başlar

                                                UYGARLIK DEVLET İLE BAŞLAR                 Bugün devletin rolü tüm dünyada tekrardan ön plana çıkıyor. Kapitalizmin devleti küçültme tezleri bir bir iflas ederken kamuculuğun önemi artıyor. Neden Devlet?                 Tarih boyunca insanlık, ilkel zamanlardan uygar zamanlara kadar, buzul çağından volkanik patlamalara, depremlerden salgın hastalıklara, savaşlardan ekonomik krizlere kadar pek çok kriz dönemleri yaşamıştır. Bu kriz dönemlerinden çıkışın ayrı ayrı pek çok özelliği olsa da ortak olan çok önemli bir yanı var: İnsanlığın, yaşamın ve uygarlığın ilerlemesi adına çeşitli şekillerde birlik olmak. Yazımızın temel kavramı olan devlet ise insanlığı ilerleten ve kriz dönemlerinde birleştire...