TARİHİN GEMİSİ: İZMİR SPOR KLÜPLERİ TARİHİ
İzmir, güzelliklerin ve ilklerin şehri. Belki
güzelliğinden dolayı ilkleri yaratan belki de ilkleri yarattığı için güzel olan
şehir. Anadolu’nun batı dünyası ile ilk buluştuğu, Sanayi Devrimi’nin Osmanlı
İmparatorluğu’na ilk geçiş yaptığı bu coğrafyayı başka bir çağa sokan şehir.
Parşömenin bulunduğu, filozofların harman olduğu yer. Tabi bunların yanında
Türkiye’de sporun doğduğu ve yayıldığı diyar. Tarihin gemisi sayfamızın bu
sayısında Türkiye’de sporun birçok alanında ilkleri çıkartan İzmir’in spor
tarihine değineceğiz.
İzmir’in İlk Sporcuları
Ege Denizinin kıyısında bir liman ve körfez
kenti olması dolayısıyla Avrupa ile çok yakın temasta olan ve dolayısıyla
özellikle Rumların ve Yahudilerin yoğun olarak yerleştiği bir yerdir İzmir.
Özellikle 19. yüzyılda Anadolulu yerel İzmir halkı köylerde tarlalarını
sürerken ticarette uzmanlaşmış gayrimüslimler kendi tekellerini ve camialarını
kurarak şehirde sosyete bir yaşam sürmekteydiler.
Böyle bir sosyolojik yapıya sahip olan İzmir
kentinde gayrimüslimler kendi sporlarını, spor kulüplerini, turnuvalarını
düzenleyerek faaliyet yürütmekteydiler. Özellikle Bornova ve Buca bölgesine
yerleşen Levantenler buralarda Anadolu topraklarının ilk spor faaliyetlerini
yürüttüler. Türkiye’de ilk futbol maçı bu noktada 1870 senesinde Bornova’da
oynandı. İlk futbol maçının yapıldığı yer Bornova’da Büyükpark’tan Küçükpark’a
inen yolda bir anıt ile simgelenmektedir. Yine Levantenler arasında düzenlenen
Türkiye’nin ilk koşusu 1894’te, ilk bisiklet yarışı Mayıs 1895’te, ilk at
yarışı 1900’de gerçekleşti. Yine aynı dönemlerde Türkiye’nin ilk golf ve tenis
maçları burada oynandı. Türkiye’nin ilk futbol kulüpleri de bu 1880’li yıllarda
Yunan takımları olan Apollon ve Panionios kulüpleri oldu. (Kaynak:
http://www.izvak.org/icerik/Spor-Tarihi)
Türkler Sahaya İniyor
1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti Hürriyet
devrimini gerçekleştirdikten sonra Osmanlı topraklarında milli bilinç uyanmaya,
yurttaşlık kavramı oluşmaya başlamıştı. Her alanda milli bilincin gelişmesi
sporda da karşılığını buldu. Böyle bir süreç içerisinde İzmir’de Kadızade Zühtü
Işıl, Kadızade Raşit, Süreyya İplikçi, Refik Civelek, Osman Nuri ve Örnekköylü
Hüseyin'den oluşan 6 Karşıyakalı genç, aralarında para toplayarak satın
aldıkları futbol topuyla Rus asıllı Karşıyakalı bir aileye ait olan boş bir
arsada futbol oynamaya başladılar.
Gayrimüslimler son derece modern sahalarda maç
yaparken, yağmur çamur içerisinde top oynamaya içerlenen gençler adeta baş
kaldırırcasına kendi spor kulüplerini kurmaya karar verirler. Daha sonra Hüsnü
Tonak, Tahir Bor, Fevzi Fikri Altay ve Sezai Çullu’nun da katıldığı ekip 1912
senesinde Karşıyaka Spor Kulübünü kurarak İzmir’in ilk Türk kulübünü kurmuş
oldular. Yeşil ve kırmızı renklerini alan kulübün yeşili İslam’ı, kırmızısı ise
bayrağı temsil ediyordu. Milli mücadeleye olan katkılarından dolayı Mustafa
Kemal Atatürk’ün her zaman ilgisinin olduğu ve antrenmanlarını takip ettiği
Karşıyaka SK, Gazi’nin emriyle birlikte Türkiye’de armasında Türk bayrağı
taşıma hakkına sahip 3 kulüpten birisidir. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün
ziyaret ettiği ilk Türk kulüp de Karşıyaka olmuştur.
Kuruluşundan Kurtuluş Savaşı’na kadar hiç bir
maçta yenilmeyen Karşıyaka, İtalyan ve Yunan şampiyonlarını yenerek birçok
kulübün kapanmasına sebebiyet vermiştir. Kurtuluş Savaşı’nda etkin olarak görev
alan kulübün kurucularının kimileri savaşta İngilizlere esir düşmüş, kimisi
İzmir’e ilk giren TBMM orduları içerisinde yer almış kimisi de vatanı uğruna
şehit düşmüştür.
1925’te Karşıyaka Kulübünü ziyarete gelen
Atatürk, kulüp için şunları söylemiştir: Karşıyaka Spor Kulübünde karşı karşıya
bulunduğum gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin
kuvvetli saadeti ne bariz görünmektedir.”
Altay Spor Kulübü Oyuna Giriyor
İttihat Terakki Cemiyeti önderlerinden Celal
Bayar 1913 senesinde İzmir’e gelmiş ve Altay’da spor yapan gençleri Cemiyete
davet etmiş, onlara özel “Şark İdadisi” idman okulları açmıştır. O dönem
İzmir’e hakim olan Rum, Ermeni ve diğer azınlıkların sporda olan etkilerini de
kırmak amacıyla 16 Ocak 1914 senesinde “Altay İdman Yurdu” ismiyle faaliyete
başladı.
Altay birçok alanda Türkiye’de ilklerin takımı
olmuştur. İlk kez deplasman yapan Türk takımı olmasının yanı sıra UEFA
kupasında ilk kez mücadele eden takım olma unvanına da sahiptir. Kuruluşundan
sonra sürekli başarılar elde eden Altay, Atatürk’ün daveti ile 1923’te
Ankara’ya çağrılmış ve yine Atatürk’ün emriyle 1924 Paris Olimpiyatlarına
katılma emrini vererek, futbolcu Hamit Aslan ve atlet Sait Odyak ile genç
cumhuriyeti temsilen olimpiyatlar katılmıştır.
Türk Tarihinden Esinlenen ve Kurtuluşun
Mücadelesinden Doğan Spor Kulübü: Altınordu
Kurtuluş Savaşı vesilesiyle ara verilen kulüp
bazındaki spor müsabakaları cumhuriyetin ilanından sonra yeniden başlamıştı.
Basmane, Namazgah ve İkiçeşmelik semtlerini temsil eden bir spor kulübü
olmamasından dolayı burada bir kulüp kurma fikrini ortaya attı. Bu bölgelerde
Kuvay-i Milliye zamanlarından görevler yapmış birçok isim oturuyordu. Süleyman
Ferit Bey’in ve önde gelen birçok ismin onayıyla kulübün kurulması
kararlaştırıldı.
Kurulma kararı alındıktan sonra günler boyunca
kulübün ismi konusunda tartışmalar yapıldı. Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkmış
olmanın etkisiyle kurulacak kulübün isminin bu esasa göre belirlenmesi
kararlaştırıldı. İlk etapta Zafer, Hilal, Kurtuluş gibi isimler önerildi. Daha
sonra Göktürk ve Sakatürk isimleri ön plana çıkmışken Süleyman Ferit Bey’in
önerisiyle bir Türk devleti olan Altınordu ismi heyetin ortak kararıyla onandı
ve kabul edildi.
İzmirspor, Göztepe ve Bucaspor
Karşıyaka, Altay ve Altınordu kulüpleri
İzmir’de Türk sporu için bir ekol oluşturarak sonraki kulüpler için birer örnek
haline geldi. 1923 senesinde Altınordu ile aynı senede kurulan İzmirspor,
bünyesinden Metin Oktay, Seyfi Talay, Sami Özok gibi önemli isimleri
çıkarmıştır. Devamında 1925’te kurulan Göztepe spor kulübü Avrupa’da ilk önemli
başarıları getiren kulüp olmuştur. Göztepe-Karşıyaka derbisi ise dünya
derbileri arasında bir ekol haline gelmiştir. 3 Sene sonra 1928’de kurulan
Bucaspor ise İzmir’in 6. spor kulübü olmayı başarmıştır.
İzmir’de Sporun Dünü, Türkiye’de Sporun Bugünü
Görüldüğü üzere Türkiye’deki pek çok sportif
faaliyetin ilk doğduğu yer olan İzmir, erken tarihlerde bünyesinden 6 büyük
spor kulübü çıkartarak Türk sporuna büyük katkılar sunmuştur. Spor, tarihimizde
Türk milletini birleştiren, milli değerleri yükselten ve toplumu ilerleten bir
etki yaratmış, bu yönüyle milli mücadeleye önemli bir ölçüde fayda sağlamıştır.
Bugün baktığımız zaman sporun içinde ne kadar
çok şiddet, küfür, ırkçılık, fahiş fiyatlar görsek de sporun toplumu
birleştirici ve ilerletici yönünü ortaya koymak gerekir. Bugün gençliği bölen,
zehirleyen, uyuşturan, kendi içine kapanık bir hale iten, yaşama sevinçlerinden
koparan, holiganlık ve fanatizm ile toplumu birbirine kırdıran sisteme karşı
spor, birleştiren ve arındıran karakteriyle toplumun elindeki en önemli
araçlardan olmalı ve herkese mutluluk kaynağı yaratmalıdır. Atatürk’ün bu sözü,
sporun ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu fazlasıyla ortaya koymaktadır:
“Türk gençliği, sağlıklı yetişip spor yaparsa
ulusumuzun geleceği güvence altındadır.”
Özcan Bal
Yorumlar
Yorum Gönder