Ana içeriğe atla

Hayat Bayram Olsa Sayı:8


                                                           HAYAT BAYRAM OLSA

Bir sene terler dökerek, hayatımızın en kritik yol ayrımlarından birinden geçip buraya geldik. Bir meslek,  bir üniversite,  bir gelecek seçtik. Manisa Kavşağından hayaller kura kura Ege Üniversitesi’nin kapılarına yürüdük. Hayaller ile geldik. Şimdi üniversiteyi tanımaya, artık bir yetişkin olmaya, yeni arkadaşlar edinmeye ve en önemlisi kafamızdaki hayalleri gerçekleştirmenin yollarını aramaya başladık. Şimdi hepimizin kafasında aynı soru var. NASIL?

Türk pop müzik şarkıcısı ve söz yazarı Şenay Yüzbaşıoğlu, hepimizin kulaklarına çalınmış neşe veren bir şarkı yazmıştı.

“Şu dünyadaki en mutlu kişi
Mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi
Sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en güçlü kişi
Güçlükten gelendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi
Kendini bilendir”

Şarkı genel anlamıyla aslında bütün sözleriyle çok güzel bir olumlama ve nitelik taşıyor. Bir insanın mutluluk verebilmesi, sevmeyi bilmesi, güçlüklerden korkmadan mücadele etmesi ve en önemlisi kendini bilmesi hayatın nasıl “bayram olacağının” formülü. Üniversite yaşamı mesleğimizi edinme süreci içinde en çok kendimizi keşfetme ve gerçekleştirme fırsatı bulacağımız, bakış açısı ve hedeflerimize karar vereceğimiz ve yeteneklerimizi farkına varacağımız yer olma özelliğini taşıyor. Kendini bilme eylemi aslında birçok felsefi soruyu sordurabilecek bir kavram. Peki esası ne?


EN BÜYÜK ENGEL

Her amaç birbirinden farklı olsa da hepsinin ortak bir hedefi vardır o da mutluluğu bulmak ve mutluluğu kalıcı kılmaktır. İçinde yaşadığımız sistem bizleri mutluluk aramaya yönlendirdiği için mutluluğu yaratan olmamız gerektiği meselesi ne yazık ki gölgede kalmış durumdadır. Mutluluk kariyerde, yemekte, kıyafette, sosyal medyada, özetle tükettiğimiz her şeyde aranıyor. Üretmenin verdiği mutluluktan ve ürettiğimizin yarattığı mutluluktan bizi koparmaya çalışan sistem, bize alternatif olarak sunduğu araçlar ile mutsuzluk kaynağı olmaya başlamış durumdadır.
Tüketim çılgınlığının bize önerdikleri şunlardır; sürekli tüketmek, bireyselliğe hapsolmak, doyumsuz ve duyarsız bir insan olup çıkmaktır. Bunların dayandığı nokta, insanlığın değerleri değil; suni ve yaratılan değerlerdir. Bunun sonunda insanlar için herhangi bir mutluluk yok. Sadece çürümesi istenen insanlık değerleri, yalnızlık ve karamsarlık var.


Kapitalizm, arkadaşlık kültürünün de en büyük düşmanıdır. Kişinin en yakın arkadaşıyla arasına bireyci hazzı koyar. Öyle ki birbirlerinden daha iyi olma yarışına sürükler, beraber iyi olma çabasına değil. Ayrıca insanlığın birikimini yansıtan; bilim, sanat, edebiyat, felsefeyle ilişki kurmayı reddeden, kişinin bilgisizliğinden bir mutluluk kaynağı yaratmaya çalışmak aydınlanmaya karşı çıkan modern bir cahiliye döneminin ta kendisidir.


MUTLULUĞUNU YARATMA

“Kuşun hiç şaşmadan uçabilmesi, kanatlarına değil yanılmayan bakışlarına bağlıdır.” 

Panait Istırati-Mihail

Panait Istırati bu sözü söylerken elbette ki sistemin önümüze sunduğu gibi hedeflere koş, başka hiçbir şekilde kendini var etme demiyordu. Yanılmayan bakışlardan kastı özellikle dünyaya bakış perspektifimizin inşası, erdem ve ahlak prensiplerimizin oturmasıydı. Mesele hayatımıza ve hayallerimize dair gidişatta adımlarımızı atarken işte bu prensipler etrafında var olmak. Kendini gerçekleştirmek ve kendini öğrenmek sistemin yönlendirmeleriyle değil, kendi ideallerimizle “hiç şaşmadan uçabilmek” ile olabilir.


Mutluluğu yaratmak en başta insanı insan yapan değerleri kucaklama ile başlar. Bilim, Sanat, Felsefe, Spor ve Edebiyat’tan beslenmek kendini gerçekleştirme yolunda en büyük adımlardan bir tanesidir. Çünkü var olma çabası üretmek ile olur. İnsan tarihte her zaman ürettikleri ile var oldu. Fakat burada bir parantez açmakta yarar var. Üretmek sadece satılacak bir ürün oluşturmak, pazarlanacak bir teknik yaratmak değildir. Üretmek sadece somut bir madde var etmek değildir. Sevgi de üretilebilir, mutluluk da.


“Şu dünyadaki en zengin kişi, gönül fethedendir” diye devam ediyor Şenay Yüzbaşıoğlu şarkısına. Hayallerimizi şekillendirirken gönül fethetmek; beraber var olabileceğin ve var edeceğin insanlar ile buluşmakla olur. Yaptığın her eylemin karakterini şekillendirdiğini ve ortaya koyduğunu bilmek ile başlar. Özellikle yaşam alanında ki sorunlara duyarsız kalmayan, hayatı her anlamda ve herkes için bayram etme çabasından şaşmayan kuşlar olmaktır bizlere düşen. Belki yapılar veya heykeller sonsuza ulaşmayabilir fakat insanlık birikimi kuşaktan kuşağa, yüzyıldan yüzyıla bu yolda yürüyecektir.

''Kuş olsun, insan olsun.
Yalnızlık sevmeyi bilmeyenlerin icadı.''



Atatürkçü Düşünce Topluluğu Başkanı
Ege Üniversitesi Biyoloji 3. Sınıf  öğrencisi
Göksu Nacar



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihin Gemisi: İzmir Spor Klüpleri Tarihi Sayı:8

                                  TARİHİN GEMİSİ: İZMİR SPOR KLÜPLERİ TARİHİ İzmir, güzelliklerin ve ilklerin şehri. Belki güzelliğinden dolayı ilkleri yaratan belki de ilkleri yarattığı için güzel olan şehir. Anadolu’nun batı dünyası ile ilk buluştuğu, Sanayi Devrimi’nin Osmanlı İmparatorluğu’na ilk geçiş yaptığı bu coğrafyayı başka bir çağa sokan şehir. Parşömenin bulunduğu, filozofların harman olduğu yer. Tabi bunların yanında Türkiye’de sporun doğduğu ve yayıldığı diyar. Tarihin gemisi sayfamızın bu sayısında Türkiye’de sporun birçok alanında ilkleri çıkartan İzmir’in spor tarihine değineceğiz. İzmir’in İlk Sporcuları Ege Denizinin kıyısında bir liman ve körfez kenti olması dolayısıyla Avrupa ile çok yakın temasta olan ve dolayısıyla özellikle Rumların ve Yahudilerin yoğun olarak yerleştiği bir yerdir İzmir. Özellikle 19. yüzyılda Anadolulu yerel İzmir halkı köylerde tarlalarını sür...

Samet Kunt - ABD VE ABD Belgelerinde Türk Ordusu

                          ABD VE ABD BELGELERİNDE TÜRK ORDUSU        ABD’nin TSK’ya karşı takındığı düşmanca tavır yeni değil. Bu düşmanlığın köklerinde Türk Milleti’ne ve Türkiye’nin milli devletine karşı duyulan hınç yatmaktadır. Kitapta başından sonuna kadar bu düşmanlığı ve TSK’nın direncini belgeleriyle göreceksiniz. SAHTE DOST, GERÇEK DÜŞMAN ABD        Kitap 5 bölümden oluşuyor. İlk bölüm giriş mahiyetinde Türkiye-ABD ilişkisi için genel bir çerçeve sunuluyor. Holding medyası, haçlı irtica, mafya, liberaller ve PKK’dan oluşan Amerikancı cephenin TSK karşıtlığı ortaya konuyor. 12 Eylül ve Eşref Bitlis’in şehit edildiği dönem ise 2. Bölümde yer alıyor. Bu süreçte TSK’da Amerikancı bir havanın kuvvetli estiğini ancak tam olarak duruma hakim olamadıklarını görüyoruz. Hatta 1994’ten sonra TSK’nın, ABD’ye karşı başlattığı mücadelenin temelleri bu dönemde atılıyor. Necdet Ü...

Özcan Bal - Uygarlık Devlet İle Başlar

                                                UYGARLIK DEVLET İLE BAŞLAR                 Bugün devletin rolü tüm dünyada tekrardan ön plana çıkıyor. Kapitalizmin devleti küçültme tezleri bir bir iflas ederken kamuculuğun önemi artıyor. Neden Devlet?                 Tarih boyunca insanlık, ilkel zamanlardan uygar zamanlara kadar, buzul çağından volkanik patlamalara, depremlerden salgın hastalıklara, savaşlardan ekonomik krizlere kadar pek çok kriz dönemleri yaşamıştır. Bu kriz dönemlerinden çıkışın ayrı ayrı pek çok özelliği olsa da ortak olan çok önemli bir yanı var: İnsanlığın, yaşamın ve uygarlığın ilerlemesi adına çeşitli şekillerde birlik olmak. Yazımızın temel kavramı olan devlet ise insanlığı ilerleten ve kriz dönemlerinde birleştire...