Ana içeriğe atla

Yerilen, Övülen, Tartışılan Rap Müzik Sayı:8


                                     YERİLEN, ÖVÜLEN, TARTIŞILAN RAP MÜZİK


RAP İLHAMINI GETTOLARDAN ALDI

Rap deyince aklımıza ilk başta Gangsta, Thug Life, uyuşturucu vb. kavramlar gelebilir. Ancak Rap çıkışı bakımından bu tip kavramlardan uzaktır. Çıkış yeri Amerika Birleşik Devletleri olan ve uzun hali ile Rythmic American Poetry (Ritmik Amerikan Şiirleri) olan Rap müzik, 1970'li yılların başlarında New York’un gettolarında doğdu. Ötekileştirilen, ırkçılığa maruz kalan, suça itilen siyahilerin kendini ifade etmesiyle başladı rap müzik. O dönem ABD’de yaşayan birçok siyahi, Malcom-X, Martin Luther King gibi siyahi aydınların ırkçılığa karşı mücadelesinden etkilenmişti. Bu iki önemli aydının suikast sonucu öldürülmesi 1970’li yılların başında ABD'li siyahilerin daha politik ve daha muhalif bir noktaya gelmesine sebep olmuştur.

1970’li yıllarda ezilen ve adeta insan muamelesi görmeyen siyahi insanların yoğun olduğu yerlerde siyahi müzisyenler Rap'in temellerini attı. Akşamları bir araya gelen siyahiler Caz, Blues, Reggae gibi müzik altyapıları ile oynayıp yeni altyapılar oluşturdular. İlk başta bu altyapılara doğaçlama (freestyle) sözler söyleyip dans ettiler. Daha sonra bu sözler şiir gibi yazılıp şarkı haline getirildi. İşte ilk Rap şarkıları bu şekilde ortaya çıktı. Grafiti, bol giyinmek, freestyle gibi kavramlar da Rap sayesinde hayatımıza girdi. Hip-Hop ise bu kavramlara verilen genel bir isimdir. Rap müzik ve Hip-Hop kültürü bir yanıyla gettolardaki suçlardan ve yozlaşmış hayat tarzından etkilenirken diğer bir yanıyla da ırkçılığa, yoksulluğa, ötekileştirmeye karşı tepkisini sözleriyle, müziğiyle, kıyafetiyle, dansıyla ifade etmiştir. İşte burada kendine özgü bir tarz oluşturmuştur Rap müzik. Birbirine karşıt iki anlayışı da içinde barındırmış ve yaşatmıştır.

80’li yıllara kadar istenen etkiyi uyandırmamıştı ancak teknolojinin de etkisiyle 80’li yıllardan sonra ciddi bir patlama ile karşımıza çıktı. Bu sayede başta ABD ve Avrupa olmak üzere birçok metropolde rap müzik ve beraberindeki kültür yayılmaya başladı.


ALMANYA’NIN SİYAHİLERİ GURBETÇİ TÜRKLER

Bu fırtınadan nasibini alan Türk gurbetçiler de Almanya’da Rap in temellerini attı. 90’lı yılların başından itibaren yöneldikleri Rap 95’li yıllarda Cartel ile karşımıza çıktı. Cartel içinde pek çok grup barındıran Hip-Hop topluluğudur. Yaptıkları müzik ile gurbetteki Türklerin umudu olmuştu çünkü; cehennemden çıkan çılgın Türklerdi onlar. Cartel'in Almanya'nın dört yanından yükselen bu sözleri, "gurbetçi" Türklerin yaşadıklarını anlatan belki de en özet cümleydi. Şarkının devamında Karakan, "Yaşadığım yeri tanımıyorsun sorma. Her gün savaş caddeler kan. Kan bile kırmızı değil Karakan" derken Türklerin Almanya'da nasıl bir cehennemin içinde yaşadığını özetliyordu. Cehennem Avrupa’ydı ve Türkler çılgındı. "Acı vatan"da yükselen mücadelenin şarkılara yansıyan bu sözleri ile Türk gençleri, yeni kahramanlarını bulmuştu. Onlar Avrupa'nın göbeğinde var olma mücadelesi veren Türklerdi. Duvarın hemen yanındaki Kreuzberg'de de böyle bir oluşum tamamen sivil gençler tarafından oluşturulmuştu. Kendilerine önce "Şimşekler" sonra da yaşadıkları bölgenin posta kodu olan 36'dan ilhamla "36 Boys" adını verdiler. 36 Boys, sokakta ırkçıların saldırılarına karşı mücadele eden Türk sokak çetelerinden biriydi.Bu devirlerde Rap dünyanın dört bir yanında toplumsal mücadeleler için kullanılıyordu, özellikle ırkçılığa karşı.
   
İslamic Force Almanya’daki ilk Türk rap grubuydu. Ancak müziklerini almanca yapıyorlardı. King Size Terör grubundan Alper Ağa’nın ‘’Bir Yabancının Hayatı’’ adlı Türkçe rap şarkısı 1991 yılında yayınlandı. Cartel ise ilk Türkçe rap yapan Türk rap grubuydu.
Almanya’daki Türkler de ABD’de yaşanan sürece benzer bir süreç yaşadı. Ötekileştiren, neo-nazi saldırılarına uğrayan, suça itilen ve yer yer çeteleşen Türkler kendilerini rap müzik ile ifade ettiler.


TÜRKİYE’DE RAP MÜZİK

1994-1995 yıllarında İslamic Force ve özellikle Cartel ile rap müzik ülkemize hızlı bir giriş yaptı. Kasetler raflarda yerini almaya başladı. Bu şarkılarla birlikte Türkiye’de de rap müzik yapılmaya başladı. 1996 yılından itibaren Ceza, Dr. Fuchs, Sagopa Kajmer, Turbo, Sirhot, Yener Çevik gibi isimler Türkiye’de ki ilk rapçilerden olmuşlardır. Kuvvet Mira, Silahsız Kuvvet, Nefret, Barikat ise yeni yeni kurulan ilk rap grupları olmuştur. 1999 yılında yer altı operasyonu toplama albümü ile çıkış yakalayan rap müzik 2003 yılında Ceza’nın yayınladığı ‘’Med Cezir’’ albümü ile yerin üstüne (overground) çıkmaya başlamıştır. Artık o yıllardan sonra reklamlarda, film jenerik müziklerinde, festivallerde, ünlü isimlerle yapılan düetlerde rap şarkılarını görmeye başladık.
2006 yılı ile birlikte rap müzik ciddi bir gelişme gösterdi ülkemizde. Ancak tarz olarak ABD’de ve Almanya’daki rapten farklılıklar gösterdi. Çünkü ülkemizde o ülkelerdeki anlamıyla bir getto kültürü yoktu. Ciddi bir ötekileştirme veya ırkçılık söz konu değildi. Bu sebeple bazı istisnalar dışında Türkiye’de rap ciddi bir polis karşıtlığı, suç ve uyuşturucu özendiriciliği şeklinde gelişim göstermedi. Daha çok protest, siyasi konulara değinilen, gündelik ve sokak hayatının zorluklarının anlatıldığı parçalar yapıldı. Bunlarla birlikte dissler ve battle (isim vererek veya vermeyerek başka bir rapçiye karşı söylenen sert sözler)  parçalarda sıklıkla yapıldı. Bu süreçte ciddi bir Amerikan Rap'i etkisi görülmedi. Türkçe Rap'te. Bu süreç son yıllara kadar devam etti.


TÜRKÇE RAPİ'N AMERİKANLAŞMASI

Amerikan Rap’inde 1990’lı yıllardan sonra adım adım ciddi bir yozlaşma yaşanmaya başlandı. ABD’de rap müzik 1990’lı yıllarda ciddi bir popülerleşme yaşadı. Rap müzik küresel ve popüler bir hal almasıyla endüstri haline geldi. Zamanla politik yönünü kaybederek gettonun suç, uyuşturucu, kadın aşağılanması vb. kötü özelliklerini övmeye, ana tema haline getirmeye başladı. Bu durum bugünkü anlamda bir Amerikan Rap’inin doğmasına yol açtı. Tupac, Shakur gibi isimler bunu eleştirseler de bir yandan kendileri de bu kültürün kötü etkilerinden ciddi bir şekilde etkilendiler.
Türkiye’de bu kültürün ciddi bir temeli yoktu. Bu sebeple uzun bir süre ufak denemelere rağmen etkili olamadı. Türkçe Rap’te ciddi bir yerlileşme çabası vardı. Ceza, Sagopa Kajmer, Fuat Ergin, Yener Çevik hep bu çabayı diri tutmaya çalıştılar. Ancak son zamanlarda T-Rap denilen türle birlikte Amerikan Rap’i Türkiye’de etkili olmaya başladı.

Son üç yılda rap müzik ülkemizde ciddi bir patlama yaşadı. Çeşitli müzik şirketleri tarafından doğru düzgün rap geçmişi olmayan birçok isim birkaç şarkıyla inanılmaz dinleyiciler edinmeye başladı. Türkçe rap bir bakıma pop müzik oldu. Amerikan Rap’i etkisi Türkçe Rap’in niteliğini düşürürken niceliğini arttırdı. Norm Ender’in ‘’Mekanın Sahibi’’ adlı parçası bu dönüşüme karşı önemli bir tepki oldu. Bu şarkıdan sonra özellikle Türkçe Rap’te yerlilik tartışması daha yoğun yapılmaya başlandı.
Polis düşmanlığı, sorumsuzluk, suç, kadın aşağılanması, uyuşturucu özentiliği vb. türlü yozlaşmış alışkanlık popülerleşen Rap'in ana teması haline geldi. Ezhel, Khontkar, Burry Soprano vb. birçok isim bu temayı işledi.  Bu şarkıların dinleyici kitlesinin öğrenci ve genç ağırlıklı olması bu tartışmayı daha önemli bir hale getirdi. Ciddi sorunların içinde boğuştuğumuz şu günlerde biz gençleri suça, sorumsuzluğu iten, teşvik eden her faaliyet son derece zararlıdır.

Rap müziğin içinde barındırdığı bir olumlu biri olumsuz iki özellikten bahsetmiştik. Amerikan Rap’i adım adım küreselleşmesiyle birlikte politik, sorumluluk sahibi özelliğini yozlaşmış getto kültürüne bıraktı. Ülkemizde ciddi anlamda bir getto kültürünün var olmaması rap müziği daha yerli daha sorumluluk sahibi bir konumda tuttu. Popülerlik, para kazanma hırsı, özentilik vb. etkilerle Türkçe Rap son zamanlarda belli bir yozlaşma yaşasa da Norm Ender’in isyanının bütün bir Türkçe rap camiasını saracağına inanıyoruz.
Sadece Rap müzikte değil her alanda özgünlüğe, yerliliğe ihtiyacımız var. Sanat, bilim, siyaset, ekonomi bu alanda özgün olamayan, yerli ve bağımsız olamayan milletler gelişim gösteremez. Biz bu yazımızda sadece Türkçe Rap’ in yerlilik ve özgünlük probleminde değindik belki ileride diğer konulara da değinilebilir. Yazımızı ‘’Mekanın Sahiplerine’’ olan güvencemizi yineleyerek tamamlıyoruz.



Samet Kunt
Faruk Dursun


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihin Gemisi: İzmir Spor Klüpleri Tarihi Sayı:8

                                  TARİHİN GEMİSİ: İZMİR SPOR KLÜPLERİ TARİHİ İzmir, güzelliklerin ve ilklerin şehri. Belki güzelliğinden dolayı ilkleri yaratan belki de ilkleri yarattığı için güzel olan şehir. Anadolu’nun batı dünyası ile ilk buluştuğu, Sanayi Devrimi’nin Osmanlı İmparatorluğu’na ilk geçiş yaptığı bu coğrafyayı başka bir çağa sokan şehir. Parşömenin bulunduğu, filozofların harman olduğu yer. Tabi bunların yanında Türkiye’de sporun doğduğu ve yayıldığı diyar. Tarihin gemisi sayfamızın bu sayısında Türkiye’de sporun birçok alanında ilkleri çıkartan İzmir’in spor tarihine değineceğiz. İzmir’in İlk Sporcuları Ege Denizinin kıyısında bir liman ve körfez kenti olması dolayısıyla Avrupa ile çok yakın temasta olan ve dolayısıyla özellikle Rumların ve Yahudilerin yoğun olarak yerleştiği bir yerdir İzmir. Özellikle 19. yüzyılda Anadolulu yerel İzmir halkı köylerde tarlalarını sür...

Samet Kunt - ABD VE ABD Belgelerinde Türk Ordusu

                          ABD VE ABD BELGELERİNDE TÜRK ORDUSU        ABD’nin TSK’ya karşı takındığı düşmanca tavır yeni değil. Bu düşmanlığın köklerinde Türk Milleti’ne ve Türkiye’nin milli devletine karşı duyulan hınç yatmaktadır. Kitapta başından sonuna kadar bu düşmanlığı ve TSK’nın direncini belgeleriyle göreceksiniz. SAHTE DOST, GERÇEK DÜŞMAN ABD        Kitap 5 bölümden oluşuyor. İlk bölüm giriş mahiyetinde Türkiye-ABD ilişkisi için genel bir çerçeve sunuluyor. Holding medyası, haçlı irtica, mafya, liberaller ve PKK’dan oluşan Amerikancı cephenin TSK karşıtlığı ortaya konuyor. 12 Eylül ve Eşref Bitlis’in şehit edildiği dönem ise 2. Bölümde yer alıyor. Bu süreçte TSK’da Amerikancı bir havanın kuvvetli estiğini ancak tam olarak duruma hakim olamadıklarını görüyoruz. Hatta 1994’ten sonra TSK’nın, ABD’ye karşı başlattığı mücadelenin temelleri bu dönemde atılıyor. Necdet Ü...

Özcan Bal - Uygarlık Devlet İle Başlar

                                                UYGARLIK DEVLET İLE BAŞLAR                 Bugün devletin rolü tüm dünyada tekrardan ön plana çıkıyor. Kapitalizmin devleti küçültme tezleri bir bir iflas ederken kamuculuğun önemi artıyor. Neden Devlet?                 Tarih boyunca insanlık, ilkel zamanlardan uygar zamanlara kadar, buzul çağından volkanik patlamalara, depremlerden salgın hastalıklara, savaşlardan ekonomik krizlere kadar pek çok kriz dönemleri yaşamıştır. Bu kriz dönemlerinden çıkışın ayrı ayrı pek çok özelliği olsa da ortak olan çok önemli bir yanı var: İnsanlığın, yaşamın ve uygarlığın ilerlemesi adına çeşitli şekillerde birlik olmak. Yazımızın temel kavramı olan devlet ise insanlığı ilerleten ve kriz dönemlerinde birleştire...