YERİLEN, ÖVÜLEN, TARTIŞILAN RAP MÜZİK
RAP İLHAMINI GETTOLARDAN ALDI
Rap deyince aklımıza ilk başta Gangsta, Thug Life,
uyuşturucu vb. kavramlar gelebilir. Ancak Rap çıkışı bakımından bu tip
kavramlardan uzaktır. Çıkış yeri Amerika Birleşik Devletleri olan ve uzun hali
ile Rythmic American Poetry (Ritmik Amerikan Şiirleri) olan Rap müzik, 1970'li
yılların başlarında New York’un gettolarında doğdu. Ötekileştirilen, ırkçılığa
maruz kalan, suça itilen siyahilerin kendini ifade etmesiyle başladı rap müzik.
O dönem ABD’de yaşayan birçok siyahi, Malcom-X, Martin Luther King gibi siyahi
aydınların ırkçılığa karşı mücadelesinden etkilenmişti. Bu iki önemli aydının
suikast sonucu öldürülmesi 1970’li yılların başında ABD'li siyahilerin daha
politik ve daha muhalif bir noktaya gelmesine sebep olmuştur.
1970’li yıllarda ezilen ve adeta insan muamelesi görmeyen
siyahi insanların yoğun olduğu yerlerde siyahi müzisyenler Rap'in temellerini
attı. Akşamları bir araya gelen siyahiler Caz, Blues, Reggae gibi müzik
altyapıları ile oynayıp yeni altyapılar oluşturdular. İlk başta bu altyapılara
doğaçlama (freestyle) sözler söyleyip dans ettiler. Daha sonra bu sözler şiir
gibi yazılıp şarkı haline getirildi. İşte ilk Rap şarkıları bu şekilde ortaya
çıktı. Grafiti, bol giyinmek, freestyle gibi kavramlar da Rap sayesinde
hayatımıza girdi. Hip-Hop ise bu kavramlara verilen genel bir isimdir. Rap müzik ve Hip-Hop kültürü bir yanıyla gettolardaki suçlardan ve yozlaşmış hayat
tarzından etkilenirken diğer bir yanıyla da ırkçılığa, yoksulluğa,
ötekileştirmeye karşı tepkisini sözleriyle, müziğiyle, kıyafetiyle, dansıyla
ifade etmiştir. İşte burada kendine özgü bir tarz oluşturmuştur Rap müzik.
Birbirine karşıt iki anlayışı da içinde barındırmış ve yaşatmıştır.
80’li yıllara kadar istenen etkiyi uyandırmamıştı ancak
teknolojinin de etkisiyle 80’li yıllardan sonra ciddi bir patlama ile karşımıza
çıktı. Bu sayede başta ABD ve Avrupa olmak üzere birçok metropolde rap müzik ve
beraberindeki kültür yayılmaya başladı.
ALMANYA’NIN SİYAHİLERİ GURBETÇİ TÜRKLER
Bu fırtınadan nasibini alan Türk gurbetçiler de Almanya’da
Rap in temellerini attı. 90’lı yılların başından itibaren yöneldikleri Rap 95’li yıllarda Cartel ile karşımıza çıktı. Cartel içinde pek çok grup
barındıran Hip-Hop topluluğudur. Yaptıkları müzik ile gurbetteki Türklerin
umudu olmuştu çünkü; cehennemden çıkan çılgın Türklerdi onlar. Cartel'in Almanya'nın
dört yanından yükselen bu sözleri, "gurbetçi" Türklerin yaşadıklarını
anlatan belki de en özet cümleydi. Şarkının devamında Karakan, "Yaşadığım
yeri tanımıyorsun sorma. Her gün savaş caddeler kan. Kan bile kırmızı değil
Karakan" derken Türklerin Almanya'da nasıl bir cehennemin içinde
yaşadığını özetliyordu. Cehennem Avrupa’ydı ve Türkler çılgındı. "Acı
vatan"da yükselen mücadelenin şarkılara yansıyan bu sözleri ile Türk
gençleri, yeni kahramanlarını bulmuştu. Onlar Avrupa'nın göbeğinde var olma mücadelesi
veren Türklerdi. Duvarın hemen yanındaki Kreuzberg'de de böyle bir oluşum
tamamen sivil gençler tarafından oluşturulmuştu. Kendilerine önce
"Şimşekler" sonra da yaşadıkları bölgenin posta kodu olan 36'dan
ilhamla "36 Boys" adını verdiler. 36 Boys, sokakta ırkçıların
saldırılarına karşı mücadele eden Türk sokak çetelerinden biriydi.Bu devirlerde
Rap dünyanın dört bir yanında toplumsal mücadeleler için kullanılıyordu,
özellikle ırkçılığa karşı.
İslamic Force
Almanya’daki ilk Türk rap grubuydu. Ancak müziklerini almanca yapıyorlardı.
King Size Terör grubundan Alper Ağa’nın ‘’Bir Yabancının Hayatı’’ adlı Türkçe
rap şarkısı 1991 yılında yayınlandı. Cartel ise ilk Türkçe rap yapan Türk rap
grubuydu.
Almanya’daki Türkler de ABD’de yaşanan sürece benzer bir
süreç yaşadı. Ötekileştiren, neo-nazi saldırılarına uğrayan, suça itilen ve yer
yer çeteleşen Türkler kendilerini rap müzik ile ifade ettiler.
TÜRKİYE’DE RAP MÜZİK
1994-1995 yıllarında İslamic Force ve özellikle Cartel ile
rap müzik ülkemize hızlı bir giriş yaptı. Kasetler raflarda yerini almaya
başladı. Bu şarkılarla birlikte Türkiye’de de rap müzik yapılmaya başladı. 1996
yılından itibaren Ceza, Dr. Fuchs, Sagopa Kajmer, Turbo, Sirhot, Yener Çevik
gibi isimler Türkiye’de ki ilk rapçilerden olmuşlardır. Kuvvet Mira, Silahsız
Kuvvet, Nefret, Barikat ise yeni yeni kurulan ilk rap grupları olmuştur. 1999
yılında yer altı operasyonu toplama albümü ile çıkış yakalayan rap müzik 2003
yılında Ceza’nın yayınladığı ‘’Med Cezir’’ albümü ile yerin üstüne (overground)
çıkmaya başlamıştır. Artık o yıllardan sonra reklamlarda, film jenerik
müziklerinde, festivallerde, ünlü isimlerle yapılan düetlerde rap şarkılarını
görmeye başladık.
2006 yılı ile birlikte rap müzik ciddi bir gelişme gösterdi
ülkemizde. Ancak tarz olarak ABD’de ve Almanya’daki rapten farklılıklar
gösterdi. Çünkü ülkemizde o ülkelerdeki anlamıyla bir getto kültürü yoktu.
Ciddi bir ötekileştirme veya ırkçılık söz konu değildi. Bu sebeple bazı
istisnalar dışında Türkiye’de rap ciddi bir polis karşıtlığı, suç ve uyuşturucu
özendiriciliği şeklinde gelişim göstermedi. Daha çok protest, siyasi konulara
değinilen, gündelik ve sokak hayatının zorluklarının anlatıldığı parçalar
yapıldı. Bunlarla birlikte dissler ve battle (isim vererek veya vermeyerek
başka bir rapçiye karşı söylenen sert sözler)
parçalarda sıklıkla yapıldı. Bu süreçte ciddi bir Amerikan Rap'i etkisi
görülmedi. Türkçe Rap'te. Bu süreç son yıllara kadar devam etti.
TÜRKÇE RAPİ'N AMERİKANLAŞMASI
Amerikan Rap’inde 1990’lı yıllardan sonra adım adım ciddi bir
yozlaşma yaşanmaya başlandı. ABD’de rap müzik 1990’lı yıllarda ciddi bir
popülerleşme yaşadı. Rap müzik küresel ve popüler bir hal almasıyla endüstri
haline geldi. Zamanla politik yönünü kaybederek gettonun suç, uyuşturucu, kadın
aşağılanması vb. kötü özelliklerini övmeye, ana tema haline getirmeye başladı.
Bu durum bugünkü anlamda bir Amerikan Rap’inin doğmasına yol açtı. Tupac,
Shakur gibi isimler bunu eleştirseler de bir yandan kendileri de bu kültürün
kötü etkilerinden ciddi bir şekilde etkilendiler.
Türkiye’de bu kültürün ciddi bir temeli yoktu. Bu sebeple
uzun bir süre ufak denemelere rağmen etkili olamadı. Türkçe Rap’te ciddi bir
yerlileşme çabası vardı. Ceza, Sagopa Kajmer, Fuat Ergin, Yener Çevik hep bu
çabayı diri tutmaya çalıştılar. Ancak son zamanlarda T-Rap denilen türle
birlikte Amerikan Rap’i Türkiye’de etkili olmaya başladı.
Son üç yılda rap müzik ülkemizde ciddi bir patlama yaşadı.
Çeşitli müzik şirketleri tarafından doğru düzgün rap geçmişi olmayan birçok
isim birkaç şarkıyla inanılmaz dinleyiciler edinmeye başladı. Türkçe rap bir
bakıma pop müzik oldu. Amerikan Rap’i etkisi Türkçe Rap’in niteliğini
düşürürken niceliğini arttırdı. Norm Ender’in ‘’Mekanın Sahibi’’ adlı parçası
bu dönüşüme karşı önemli bir tepki oldu. Bu şarkıdan sonra özellikle Türkçe
Rap’te yerlilik tartışması daha yoğun yapılmaya başlandı.
Polis düşmanlığı, sorumsuzluk, suç, kadın aşağılanması,
uyuşturucu özentiliği vb. türlü yozlaşmış alışkanlık popülerleşen Rap'in ana
teması haline geldi. Ezhel, Khontkar, Burry Soprano vb. birçok isim bu temayı
işledi. Bu şarkıların dinleyici
kitlesinin öğrenci ve genç ağırlıklı olması bu tartışmayı daha önemli bir hale
getirdi. Ciddi sorunların içinde boğuştuğumuz şu günlerde biz gençleri suça, sorumsuzluğu
iten, teşvik eden her faaliyet son derece zararlıdır.
Rap müziğin içinde barındırdığı bir olumlu biri olumsuz iki
özellikten bahsetmiştik. Amerikan Rap’i adım adım küreselleşmesiyle birlikte
politik, sorumluluk sahibi özelliğini yozlaşmış getto kültürüne bıraktı.
Ülkemizde ciddi anlamda bir getto kültürünün var olmaması rap müziği daha yerli
daha sorumluluk sahibi bir konumda tuttu. Popülerlik, para kazanma hırsı,
özentilik vb. etkilerle Türkçe Rap son zamanlarda belli bir yozlaşma yaşasa da
Norm Ender’in isyanının bütün bir Türkçe rap camiasını saracağına inanıyoruz.
Sadece Rap müzikte değil her alanda özgünlüğe, yerliliğe
ihtiyacımız var. Sanat, bilim, siyaset, ekonomi bu alanda özgün olamayan, yerli
ve bağımsız olamayan milletler gelişim gösteremez. Biz bu yazımızda sadece
Türkçe Rap’ in yerlilik ve özgünlük probleminde değindik belki ileride diğer
konulara da değinilebilir. Yazımızı ‘’Mekanın Sahiplerine’’ olan güvencemizi
yineleyerek tamamlıyoruz.
Samet Kunt
Faruk Dursun
Yorumlar
Yorum Gönder